Kıymetli Dostlar,

Ülkeler nezdinde işsizlik, dış ticaret, ekonomik büyüme, fiyat istikrarı gibi makro iktisadi konular ne kadar büyük önemi haiz ise bütçe açıkları ile enflasyon (fiyatlar genel düzeyinde görülen sürekli artışlara diyoruz.) arasındaki karşılıklı bağ da bir o kadar kıymetlidir. En basit haliyle Kamu harcamalarının kamu gelirlerini aşan kısmı olarak ifade edilebileceğimiz Bütçe Açıkları, kısa vadede ağırlıklı olarak merkez bankalarının kaynakları ile finanse edilmektedir. Bütçe açıklarının monetize edilmesi (Monetizasyon; merkez bankasının para basarak borcu finanse etmesi) bir gelir kaynağı gibi görülse de yaratacağı enflasyonist ortam bütçe açıklarını sürekli hale getirirken diğer taraftan da enflasyon, vergi tahsilat süresinin uzunluğu ve vergi sistemindeki elastikiyet (esneklik) gibi değişkenlere bağlı olarak kamu gelirlerinin reel olarak aşınmasına neden olabilir. Bütçe açıklarının uzun vadede borçlanma ile finanse edilmesi de parasal genişlemeye göre daha enflasyonisttir. Sargent ve Wallace gibi iki önemli maliyecinin bu açıklaması literatüre ‘Hoş Olmayan Monetarist Aritmetik‘ terimiyle  geçmiştir.

Enflasyon değerlerinin seyri, kamu gelirlerinin reel değerini aşındırarak bütçe açıklarının kronikleşmesine sebep olurken diğer taraftan da kamu harcamalarının reel değerini azaltarak bütçe açıklarını iyileştirmektedir. Bu iki durum sırasıyla Olivera-Tanzi Etkisi ve Patinkin Etkisi olarak literatüre geçmiştir. Julio Olivera (1967)  yaptığı araştırmalar ve incelemeler neticesinde 1950’li ve 1960’lı yıllarda özellikle Latin Amerika ülkelerinde görülen yüksek enflasyon oranlarının; vergiyi doğuran olay (Vergi usulü kanunu 19. md.’ye göre Vergiyi Doğuran Olay; Vergi alacağı, vergi kanunlarının vergiyi bağladıkları olayın vukuu ile doğar diye tanımlanırken; V.U.K 20. md’ye göre Vergi Tarhı; verginin kanunlar tarafından belirlenen usül ve esaslara göre matrah ve nispetler üzerinden hesaplanmasıdır.) ile tahsilatı arasındaki sürenin uzun olmasıyla ilgili olarak, vergi gelirlerinin reel değerini azalttığı savını ortaya atmıştır. Bilimsel anlamda konuya dair ilk çalışma da kendisine aittir.

Vito Tanzi  ise 1977 ve 1978 yıllarında yine o bölgeden bir ülke olan Arjantin ekonomisi üzerine incelemelerde bulunurken vergi sistemi üzerine ve vergilerin tahsilat süreleri üzerine çalışmalar yapmış ve bunu yaparken de vergilerin tarhı ile tahsilatı arasındaki sürenin uzun olmasına ve vergilerin fiyat karşısındaki elastikiyetine bağlı olarak enflasyonun; özellikle gelişmekte olan ülke ekonomilerinde kronik bütçe açıklarının sürdürülebilir olamayacağını ve bu durumun kamu gelirlerini nasıl etkilediği üzerine yaptığı çalışmalarda Olivera’nın iddiasına paralel neticeler elde etmiştir. İşte bu durum yukarıda da bahsini ettiğim gibi Olivera- Tanzi Etkisi ya da Tanzi Etkisi olarak adlandırılır.

Ülkemiz vergi sistemi kapsamında alınan Gelir Vergisi ve Kurumlar Vergisi (Gelir Vergisi; gelirin elde edildiği yılı izleyen yılda Martın 25’ine  kadar beyan edilip  Mart ve Temmuz ayı olmak üzere iki taksitte ödenirken  Kurumlar Vergisi ise gelirin elde edildiği yılı  izleyen yılda Nisanın 25’ine kadar beyan edilip ay sonuna kadar ödenir. ) tahsil edildikleri dönem itibariyle Tanzi Etkisinden söz edilebilir. Patinkin ise enflasyon ile bütçe açıkları arasında ters yönlü bir ilişki olduğunu iddia ederek özellikle 1985 yılında İsrail Ekonomisinde görülen hiperenflasyon (Dörtnala Enflasyon olarak da bilinen hiperenflasyon, paranın değerini ve fonksiyonlarını yitirdiği deyim yerindeyse paranın pul olduğu bir enflasyon türüdür.) zamanında uygulamaya konulan  istikrar politikaları kapsamında piyasadaki artan  enflasyon oranlarının harcamaların reel değerini düşürerek bütçe açıklarını azalttığını ileri sürmüştür.

Sonuç olarak Tanzi etkisinde kurulan doğrusal ilişkiyi Patinkin ters yönlü olarak yorumlayarak yapılan analize farklı bir yorum getirmiştir.

Son olarak bir ekonomide görülen sürekli fiyat artışlarının aşağıda belirtilen üç durumun sağlanması ile birlikte vergilerin reel değerini olumlu yönde etkileyebileceğini söyleyebiliriz.

  • Vergiye tabii kazanç ve iratlar enflasyon oranlarının artışı kadar arttırılmalıdır.
  • Vergi Sistemi artan oranlı tarife esas alınarak uygulanmalıdır.
  • Vergiyi doğuran olay ile tahsilatı arasındaki süre asgari seviyede tutulmalıdır.

Faydalı olması temennisiyle…

Emre Kayaalp